WUSHUANG // PEERLESS 6 BÖLÜM
Linlang Loncası oldukça ünlüydü. Her yıl bu müzayede işlerini daha
da canlı hale getiriyorlardı. Müzayede bazen Jiangnan,bazen de Haibei'de
yapılsa da,bu sene Liugong da yapılacaktı. Zengin, fakir ayırmaksızın dünyanın
her yerinden insanlar katılacaktı.
Ziyaretçiler sadece neler olup bittiğini anlamakla kalmayacak, aynı zamanda
birçok hazinenin satıldığını da göreceklerdi. İçlerinde çok değerli
eşyalar-pazarda zor bulunan ilaçlar ve uzun süredir kaybolan parşömenler,
sadece Batı Bölgelerinden gelen baharatlar gibi eşyalar da vardı. Bir şeyleri
satın almak için çok uzaklara gitmek istemeyenler için bu müzayede harika
bir fikirdi, pek çok kişi bunu dört gözle bekliyordu.
Linlang Lonca'sının zengin ve güçlü geçmişi nedeniyle, dövüş dünyasından
gelen hiç kimse onlara karşı çıkmaya cesaret edemezdi. Bu yüzden hiç bir
sorun olmazdı.
Ancak bu yıl bir istisna olmuştu..
Linlang Lonca'sı, Liugong'da müzayede yapmaya karar verdiğinde herkes
heyecanlanmıştı. Çünkü bu şehir ne zengin, ne görkemli, ne de Daxing
gibi büyük ya da ünlü değildi.
Bir gezgin şehri olmasıyla beraber Tujue’ye (Göktürkler) de komşuydu.
Şehir ayrıca başkentten uzaktı ve büyük bir nüfusa sahip değildi. Zenginler ve
başarılı insanlar bu şehre gelmekten hoşlanmadıkları için bu yılki katılımcılar
geçen seneye göre çok daha azdı. Çoğu dövüş sanatları ustaları ve Nanbei'den
tüccarlardı.
Olay, Liugong şehrindeki Linlang Locasının dışında meydana geldi. Bir
adam tam handan ayrılırken birisi onu bıçaklamak için saldırdı. İki adam
kavga etmeye başladı ve sonunda saldırgan öldürüldü. O sırada başka bir kadın
ortaya çıkarak ağabeyini öldürdüğüne dair feryat ederek adamın üzerine
atladı.
Feng Xiao geldiğinde, ceset henüz alınmamıştı. Genç kadın yakınlarda
ağlıyordu. Yaklaşan iki siyah gölgeyi görünce ağlamayı kesti ama başını
kaldırmadı. Sessiz kalmaya çalışarak gözlerinden yaşların akmasına izin
verdi.
Ama Feng Xiao kadına dikkat etmedi, onun yerine katile baktı
"Bu adamı sen mi öldürdün?"
Genç adam kararlı bir şekilde Feng Xiao'ya baktı ama bir şey yapamadı,
çünkü insanlar tarafından izleniyordu.
Zhao Xianling durumu gördü ve hemen "Bu adam Başkent'ten Lord Feng
Xiao..." dedi.
Zhao Xianling Feng Xiao'ya baktı. Onun, kimliğinin bilinmesini isteyip
istemediğinden emin değildi, bu yüzden Jiejian Bürosu ile ilgili hiç bir şey
söylemedi "Hotan elçisinin cinayet davasını araştırmak için geldi ”
Adama bakarak "Bu Linlang Loncasının lideri Wen Liang. Yerde
yatan kişi ise Ying Wuqiu ve oradaki ağlayan kadın maktulun kızkardeşi "
Wen Liang öne çıktı ve "Benim adım Wen Liang, kısa bir süre önce
muhafızlarımla birlikte buradan ayrılacakken bu adam birdenbire ortaya çıktı ve
beni öldürmeye çalıştı. Neyse ki, dövüş sanatlarında oldukça yetenekliyim ve
kaçınabildim, bu yüzden zarar görmedim. Ancak adam öldü ama kavgayı başlatan
kişi ben değildim"
Kadın "Herkes gördü! Kardeşimle kavga ettin ve onu öldürdün.
Cana can, sence de öyle değil mi!"
O kadınla karşılaştırıldığında, Wen Liang çok sakin görünüyordu. "O
adam benimle dövüştü, önce o bana saldırdı. Ben sadece kendimi savunuyordum.
Aldığım birkaç darbe de ölümcül değildi. İncelendiğinde tüm gerçekler ortaya
çıkacak."
Genç kadın, "Babamızı öldüren sen olmasaydın, ağabeyim nasıl bu kadar
umursamaz davranır ve seni öldürmeye çalışırdı!?"
Wen Liang gülümsedi, "Saçmalık. Ben ne zaman babanı öldürdüm? Yanlış
kişiyi suçluyorsun"
Kadın, kalbindeki tüm nefreti bastırarak keskin bir şekilde baktı,
"Wen Liang, küle dönüşsen bile seni halâ tanıyabilirim!"
Bu davanın çok karmaşık olduğu açıktı. Feng Xiao bir hareket yaptı ve
birkaç kişi mevcut tanıkları sorgulamak için öne çıktı.
Genç kadın gitmeyi reddediyordu ama elleri bağlı olduğu için başka seçeneği
yoktu. Wen Liang'a kan çanağı gözlerle bakıyordu. Bu dünyada gerçekten
hayaletler olsaydı, kafasını bir sütuna vurarak kendini öldürür, sonra bir
hayalete dönüşür ve Wen Liang'dan intikamını alırdı.
Ama Wen Liang onu umursamadı, bunun yerine Feng Xiao'ya yaklaştı ve
eğilerek selam verdi, "Lord Feng Xiao, biraz konuşabilir miyiz?"
Feng Xiao, "Konuş"
Wen Liang kendinden emin bir şekilde konuştu, "Geçen yıllarda Linlang
Loncası popülerlik kazandı ve bu durumu kıskananlar çok fazla. Bu yüzden
böyle şeylerin yaşanması normal. Lütfen kendimi savunmama izin verin"
Feng Xiao, "Bu mesele Liugong'da oldu. Bu yüzden bu anlattıklarını
şehir yetkililerine anlatsan daha iyi olur, bana söylemene gerek yok"
Ceset taşındıktan sonra yerde sadece koyu kırmızıya çalan kan izleri
kalmıştı.
Feng Xiao yere bakarken kulaklarının dibinde bir rüzgar dalgası
hissetti. Bir dövüş sanatları uzmanı olarak refleksleri hızlıydı. Hemen
yanı başından bir iğne geçti ve ondan sadece birkaç adım ötedeki Wen Liang'ı
hedef aldı!
Wen Liang yeterince hızlı tepki verememişti, belki de becerileri yeterince
iyiydi ama böylesine sinsi bir saldırıdan kaçması imkansız olurdu.
Feng Xiao yenini salladı ve bir süre sonra yere bir iğne düştü.
Wen Liang, yalnızca Feng Xiao'nun hareket ettiğini gördü ve hatta Feng
Xiao'nun ona yumruk atacağını düşündü, bu yüzden birkaç adım geri çekildi,
"Sen!"
Feng Xiao, "Yerde bir iğne var."
Wen Liang sonunda yere baktı ve iğneyi gördü.
İğnenin üzerinde mavimsi bir madde vardı, belki de zehirle kaplanmıştı. Wen
Liang yukarı baktı ve Feng Xiao'nun ona suçlarcasına baktığını gördü.
"Benden kimin bu kadar nefret ettiğini bilmiyorum! "
Wen Liang alaycı bir şekilde güldü.
Feng Xiao, Zhao Xianling'a döndü "Onu benim oraya yollayın,
bizzat sorgulayacağım"
Wen Liang, "Ben suçlu değilim.."
Feng Xiao onun sözlerini kesti, "Bu davayla ilgili ister masum ister
suçlu, şüpheli bulunan her kes benim tarafımdan sorgulanacak"
Wen Liang, "Ama yarın müzayedede olmalıyım!"
Feng Xiao, "Senin dışında bunu yapa bilecek gerçekten kimse yok mu? Bu
durumda, Linlang Loncası kapatılmalı!"
Wen liang şaşırdı, bir şey söylemek istedi, ama Feng Xiao'nun adamları onu
tuttu, sadece soğukça gülüp konuşabildi, "Daxing'in nesi bu kadar harika?
Sizi reddedersem ne yapabilirsiniz?"
Feng Xiao arkasını döndü ve ona baktı "Hangi köyden geldin?
"
"Ben Prenses Leping'in Sarayındanım,bana prensesi hiç duymadığınızı
söylemeyin! Cesaretiniz varsa, onun önüne çıkın, adını ve konumunu söyleyin.
Daxing'e dönüp prensesin ismini verirsem imparator bile bana yardım eder!
"
Prensesin Saray'ından gelen insanlar, onun hizmetkarları sayılırlardı.
Birisi bir köpeği cezalandırmak istediğinde, sahibinin kimliğini de bilmek
zorundaydı. Sahibi sradan bir insansa önemli değildi ama bu Prenses
Lepingdi.
Yang Lihua olarak da bilinen o, yalnızca Imparatorun en büyük kızı değil,
aynı
zamanda önceki hanedanlığın imparatoriçesi ve kraliçe anneydi. İmparator
Yang Jian hanedanları değiştirdiğinde, Sui'yi bir hanedanlık olarak ilan
ettiğinde, kızının kocasının da topraklarını kendisininkine katmış ve
prensesin kimliğini Eski Imparatoriçe'den Prenses'e değiştirmişti.
Yang Lihua katı bir insandı ve babasının davranışlarını onaylamazdı. Ancak
o sadece bir kadındı, bu yüzden yapabileceği hiçbir şey yoktu. İmparator Yang
Jian ve karısı prensesi yaşadıklarından dolayı memnun etmek istiyorlardı, bu
yüzden onu diğer oğullarından bile daha fazla önemsiyor ve seviyorlardı.
Prenses Leping, vatana ihanet etmediği sürece ne isterse, İmparator ve
Imparatoriçe reddetmeyecekti. Prensesin kimliğini kullanmak bazen diğer
yetkililerin isimlerinden bile daha etkili oluyordu.
Prenses Leping, Linlang Loncasından yararlanıyordu,bu yüzden onun bir
koruyucu olmasına şaşmamak gerekirdi. Linlang Loncasını tehdit etmek isteyen
herkes, prensesin adını duyduğu anda hızla geri çekilirdi. Bunun dışında
Linlang Loncası diğer sektlerin de desteğini alıyordu.
Ama Feng Xiao, o kişiden "Prenses Leping" sözlerini duyduğunda,
sadece istediğini vermeyi reddetmekle kalmadı, yüzündeki ifade daha da
kötüleşti. Feng Xiao'nun kaşları seğirdi ve zorla gülümsedi. "Ben Jiejian
Bürosundan Feng Xiao. Bu isim sana tanıdık geliyor mu?"
Prensesin hizmetçileri, Feng Xiao'nun adını duyduklarında hemen dondular.
Az önce kendinden emin ve kibirlilerdi, şimdi ise Şeytan'ı görmüş gibi
görünüyorlardı. Muhtemelen istedikleri tek şey, kanat takıp uçup
gitmekti.